31 Aralık 2010 Cuma

Merhaba

Merhaba, her kimsen, şu anda buradaysan ortak bir paydamız var demektir. Bu paydanın ne olduğunun bir önemi yok, yaşama dair söyleyecek bir sözün varsa, ya da söyleyecek birilerini dinlemekse derdin, hoşgeldin..

Yaşam şüphesiz ki herkes için okunası bir kitap, izlenesi bir film, dinlenesi bir şarkı, izlenesi bir sanat eseri kıvamında olmuyor her zaman. Ama yine de yaşam sonuna kadar kendini size okutur, izletir,dinletir.. kimileri için yaşam finaline kadar monotonluğunu korumuş ya da gerilimden gerilime sürüklemiş olabilir. Ama öyleleri için bile final daima bir solukta bitti hissi ile gelir..

 Öyleyse elimizdeki bu yegane armağanı bize ne söylemeye çalıştığını anlamak gayretiyle geçirmek final anına daha az pişmanlıkla ulaşmamız için biricik yoldur. Ve kimileri bu nedenle yaşamı okur, dinler, izler ve kimileri daha ötesine geçerek koklar, tadar, hisseder yaşamı..

İster zorla ister gönüllü yaşıyor olun, yine de yaşam tortular bırakır avuçlarınızda, zaman tozları biriktirir göz torbalarınızda ve yüzünüzün her kıvrımında, her "yaşayan" farklı bir pencereden izler yaşamı ve her "yaşayan" ın farklı bir dili vardır anlatmak için kullandığı, ve herkes anlatır.. herkesin anlatacak birşeyleri vardır..

 Benim de var elbette, ve anlatıyorum da yıllardır farklı şekillerde, ama en çok yazıyorum, çiziyorum. An' ın üzerimdeki etkisi geçmeden taze ve birarada tutabilmek için zaman tozlarını.. Çünkü siz birarada tutamazsanız evrenin içinde karanlıkta kaybolacaktır biriktirdikleriniz, yaşamın üzerimde bıraktığı tortuları yetim çocuklar gibi boşluğa terketmemek adına, yazacağım, çizeceğim irdeleyeceğim burada mümkün olduğunca. Aktaracağım yaşamı kendimce, anlatmaya çalışacağım yaşamdan anları deli fikrimce..

Derya Birinci

1 yorum: