29 Ocak 2011 Cumartesi

siyah & beyaz

   
..başlangıçta nötrdü herşey..ve biz iki kardeştik aynı özden varolmuş.. ve sonra yağmurlar başladı her renkten..sen telaşlanıp, korkup, kirlenmekten, kaçarken, ben avuçlarımdan kanat yaptım üzerine.. sana leke gelmesin diye. Sen şımarık kibirlere büründün, ben yağmurun renklerine.. sen telaş içinde yansıtırken renkleri korkakça, ben kucak açtım şefkatle her birine.. yağmur dindi sonra...bir bir çıktı ortaya yağmur sonrası organizmaları.. sarıp çevreni gülümsediler sana kocaman, kaldırıp eller üzerine galip ilan ettiler bu sözde savaştan.. öyle kamaştı ki gözlerin bu alkıştan, göremedin kirleri o ellerden üzerine bulaşan.. renklerime bürünemedin, beyaz da kalamadın lekelendin..

yalnız sen ve ben vardık oysa başlangıçta..ve birde renk bulutları her tondan.. sence düşman..bence armağan.. ve sen unutup herşeyi, bu sahte kalabalık içinde günlük cümbüşlere daldın.. sana kanat gereni hunharca harcadın..sana beyaz dediler sonra, ben siyah oldum..sen saflık timsali taçlandın, seni koruyana karşı durup, ben haksız yere ışıktan kovuldum..


bağrıma basıp yuttuğum renklerimi karardım.. karanlıkla kardeş oldum..şimdi sana kendini feda edene mi kibrin, garezin?..sen nasıl bir masumiyetsin?..söyle hangi yalan cumhuriyetinde hüküm sürensin?


karanlıktaki siyahım.. ya hiçliğim ya herşey.. içime düşen ya küçülüp yokolur dipsiz hiçliğimde ya büyüyüp kaplar evreni her zerresiyle... unutup kaçtığını renk yağmurlarından, renklere bürünmen ne de gülünç şimdi.. ne kadar kırmızı olabilir kırmızı yağmurunda ıslanmayan? ne kadar mavi verebilirsin bana huzurdan? ne kadar yeşilsin, ne kadar mor, ve nasıl turuncuyum diyebilirsin turuncuya hiç bulaşmadan?


fena halde karıştırmaktasın bence, hayalperestlikle şizofreniyi kendinde.. peşinden koşarken kanatmayı göze alamayanın dizlerini, hayalperestlik ne haddine? gülerim halisünasyonu hayal zanneden zavallı delinin haline... ve ne ifade eder asla ulaşamayacağını bildiğin halde o süslü görüntüler... hayal kurmak, yürek ister! düşünebildiğince düşle bence, ardında durabildiğince söyle, ve feda edebildiğince kendini "kendin" olabileceksin ancak, dinle..


o yüzden sahte renklerinden umut bekleme, burada renklerine sığınamazsın.. çünkü ben hepsine doygunluğun tamamlanma noktasıyım.. daha önce hiç görmediğim bir rengin olduğunu da iddia etme sakın.. çünkü asla bilemeyeceksin neden siyahım..nelerden gelir muhteviyatım..ben sana sırrım..aşikarda aşka boyanan, meçhul ruhlar göçebesi adım..


..kimbilir kaç güneş yuttu karanlığım ve nice ışık zerresinden yıldızlar yarattım.. o yıldızlar ki kibirle ışıldamaktayken, ben onları süslü bir gerdanlık niyetine taşıdım...kimbilir kaç ışıltı geçti kolyemden, sen kendini bi yerlerde ışık ilan ederken..


ve birgün beyazının yalnızlığında üşürsen,hiç sahip olmadığın renklerinle göz boyarken, hangi yüzle karşıma geleceksin? Sıcağımın sarısından bir parçayı hangi yüzle isteyeceksin? Unuttun mu burası dışladığın renklerin bileşkesi. git şimdi bulaşıp karanlığımın renklerine, grilere bulamaya çalışma beni. renk evreninde iki ucu tutmaktayız şimdi..


yeniden yağmurları beklemen de boşuna.. çoktan hapsoldu renkler bir damla içindeki gökkuşağına..ve asla görünmeyecekler özüne yüz dönen tamahkara.. görebilmek için aşman gerek beni önce.. ki aşamayacaksın, sen karanlıktan korkarsın, aşılmazım sana, farkındasın..git şimdi! Korkak zaferlerin yalnız galibi ol.. ıssızlığına sarıl, ışığından medet bul.


Ve sakın unutma, yalnızlığının ıssızlığında üşürken sen, ben gördüğün en parlak siyah olacağım lekeli beyazını örten...


Derya (özdemir) Birinci-2009
FİKRİMCE: Biraz agresif bir dönemimde, nankörlüğe karşı isyana gelmişim kendi dilimde:)) eski bir yazımdı, burada da bulunsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder