3 Haziran 2011 Cuma

MİLLİ SEÇİM BAYRAMI

    "Milli seçim bayramımız(!)" hayırlı uğurlu olsun!
    Her seçim dönemi geldiğinde milletçe büyük bir coşku (!) içinde kutladığımız bu özel günlere yine kavuştuk çok şükür. Çoluk çocuk, yaşlı genç pek bi duygulu pek bi coşkuluyuz! Bu  "Seçim Bayramı" nın gönlümüzde daima ayrı bir yeri olmuştur vesselam. Bütün bayramlar bi yana bu bayram bi yana. Ne Zafer Bayramı böylesi bi coşkuyla kutlanır yurdumda ne 29 Ekim ne de 23 Nisan. "Seçim Bayramı" gelince işimizi gücümüzü bırakır hep beraber çılgın bi festival havasına bürünüveririz! Eeee ne de olsa kendimizi altın tabaklarda sofralarına ikram edeceğimiz "büyük"lerimizi seçeceğiz değil mi? Ne de olsa "hizaya sokulmak" ihtiyacımızı en çok giderebilecek olana milletçe karar vereceğimiz bir bayram bu. Bundandır bu coşkumuz bu heyecanımız.
    Bu "seçim bayramı" nın yeri ve önemi o denli büyüktür ki, toplumca türlü fedakarlıklara seve seve katlanır, elimizden gelmeyeni de borçlanarak yaparız. Mesela bayramın tipik özelliği olan taklar mutlaka kurulur. Her sokak arasında, birbiri arasına "ip" bağlanabilecek her bina, direk, ağaç mesafesine dizi dizi flamalar, 32 diş sırıtan sevimli posterler asılır ki yurdumun her caddesi her sokağı dizi dizi donların sallandığı birer "kenar mahalle" samimiyetine bürünür, içimizi ısıtır, kalbimizi yumuşatır.
    Mesela araçlarımızı garajlarına kapatıp, hergün saatlerimizi "toplu çile araçları" na ayırmamızın mazoşist bi eğilimle hiç alakası yoktur, tamamen sosyal bir toplum oluşumuzdan, içiçe kollektif bir yaşamı benimsemiş olmamızdan kaynaklıdır. Hele ki dünyanın en pahalı benzinini kullanıyor olmamız hiç ehemmiyet arzetmez. Bu fakirlikten değil sadece bir seçim meselesidir. Öyle ki "Seçim Bayramı" nda koca koca otobüsler kiralar, allar pullar, bayraklar asar son ses açtığımız hoparlorden yükselen güncel müziklerle şehirlerde bitmek bilmeyen turlar atarız. Bu hem coşkumuzun zenginliğimizin göstergesi,  hem de halkın müzik kültürünü geliştirmek amaçlı  güzel  bir geleneğimizdir. Bu geleneği seçim bayramı olmadığı zamanlarda siyah camlı, çelik jantlı, doğan görünümlü, aynasında cd sallanan, arka camında karpuz dilimi minderi olan her şahin aracı sürdürmeye devam eder.
    Mesela "Türkiye Çöl Olmasın" kampanyaları düzenler, bu yüzden ağaç kesmemek için "ithal kağıt" temin eder (parasıyla diil mi? zenginiz nasılsa) sonra binlerce, yüzbinlerce "seçim bayramı" broşürü bastırır ve bunu bilimum sokaklara serpiştirir, dağıtır, yayarız. Bunların sokaklardaki rengarenk görüntüsü memleketime ayrı bir güzellik verir, buna kirlilik diyenin zerre aklı yoktur. O broşürlerin her biri birer sanat eseri niteliği taşıdığı için Louvre' da sergilenmelidir, onlardaki renk ahenk uyumu bilimum parklardaki çiçekte böcekte yoktur. Vergilerimiz çevremizi güzelleştirmek adına kullanılmayacak da ne için kullanılacaktır?
    Mesela günlerce önceden duyuruları yapılan, büyük organizasyonlara girilen "ünlü seçilecek" lerimiz büyük fedakarlıklarla seslerini bize duyurabilmek için kalkıp ayağımıza kadar gelirler. Daha önce adlarını bile duymadıkları her mahalleyi her sokağı ziyaret etme zahmetini çekerler. Bizlere yakın olabilmek ve bilgeliklerinden faydalanabilmemiz için "halk günleri" düzenlerler. Bizler de kalabalık güruhlar halinde toplaşır, ulu bilgelerimiz konuşurken onun öğretilerine karşı gelen diğerlerini yuhalarız. Bir ağızdan anlamını sorgulamadığımız sloganlar atar, ıslıklar çalar, alkışlar tutarız. Öyle coşkulu öyle heyecanlıyızdır ki ne yapsak az gelir bu mutluluğumuzu ifade etmeye.
    Mesela televizyon kanallarımız omomatik, sanayağı, bilendaks şampuanı reklamı arasına o nur yüzlerini koyuverir ulu bilgelerimizin. Hep birlikte TV' ye kitleniriz. Reklamseven millet oluveririz. O nurlu yüzleri ekranda belirir ve fonda bizim için katlandıkları çileler, çektikleri cefalar duyurulur sıra sıra.. Haşa bu asla bir başa kakma değildir! Biz nankör, unutkan ve cahil millete bu yüce insanların fedakarlıklarını hatırlatmak amaçlı naif bi gayrettir. Gerçi pek çok yapıldığı iddia edilen şeyi hatırlamayız, ya da başka türlü hatırlarız ama bu tamamen bizim unutkanlığımızdandır.  Sonuçta bir "ulu bilge" öyle diyorsa öyle olmalıdır herhalde, galiba, sanırım..
    Mesela Seçim Bayramı günü sabahın köründe kalkıp, kafa kağıtlarımız elimizde kuyruğa girip, pis kokulu küçük kabinlere ulaşma çabamız bir tür ibadet gibi huşuu içinde yapılır. O kabin kutsaldır, içerdeki ritüel tamamen kişiseldir ve bir tür arınma ayini niteliği taşır. Ayini bitenler sırayla kutsandıklarını belirten mübarek bir tür mürekkep ile işaretlenme şerefine ulaşırlar. Bu eski ve yüce geleneğimizin kaldırılmasını isteyen bir takım akıl noksanları var! Neymiş efendim teknoloji gelişmişmiş, neymiş efendim internetten oylama neden yapılmıyormuş. Hadi ordan! böyle diye diye bu ülkenin milli değerlerini ve geleneklerini yozlaştırdınız zaten. Seçim bayramı sabahını özel kılan bu en vazgeçilmez geleneğimizdir. Sosyalleşir, yakınlaşır, anın ambiansını yaşarız. Bu gelenek de umarım daha uzuuun yıllar sürdürülecektir.
    Velhasıl kelam, sözü fazlaca uzatmadan hepinizin Milli Seçim Bayramı' nı en içten duygularımla kutluyorum sevgili milletim. Hepinize hayırlı uğurlu olsun, bu güzel günlerin kıymetini bilelim. Milli değerlerimizi yitirmeyelim.

Fikrimce: Deli deliye "delisin" dese, deli delinin aklını sorgulamaz. Akıl dediğin nimettir o da her deli olmayanda bulunmaz..

Derya Birinci
13 Mayıs 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder